Küçük Prens'teki Her Bir Karakter Aslında Neyi Sembolize Ediyor?
“Mais les yeux sont aveugles. Il
faut chercher avec le cœur.”
Fransız yazar ve pilot Antoine de
Saint-Exupéry’nin 1943 yılında yayımlanan Küçük Prens (Le Petit Prince)
masalından oldukça sade ama etkileyici bir alıntı bu: “Ama gözler kör.
Yüreğiyle bakmalı insan.” Aslında eser, bunun gibi birçok derin düşüncelerle
bezeli cümlelere sahip (Bkz. Hayatınıza Yön Verecek 10 Alıntı). Bunun yanında, 200’den
fazla dile çevrilen bu klasik hakkında bilinmesi gereken detayları da şurada
incelemiştik. Peki, Küçük Prens neden bu kadar değerli bir eser? Bu masalsı
öyküyü benzerlerinden farklı kılan en önemli özelliği, çocuklara yazılmış bir
üslubu ve amacı olmasının yanında aslında daha geniş bir kitleye de hitap edebilme
yeteneği: Her yaştan yetişkinin okumaktan zevk alıp birçok hayat dersi
çıkarabileceği bu klasik, tekrar tekrar okunabilecek bir başucu kitabı.
Hikayenin her yaştan insana hitap
edebilmesi ise içinde barındırdığı motifler sayesinde oluyor: Sembolizmi
oldukça eleştirel bir amaçla kullanan yazar, masalının karakterlerini de bu
doğrultuda yaratıyor. Bu sayede hem acayip tatlı bir çocuk kitabı hem de muazzam
bir toplum eleştirisi okuyabiliyoruz. Kitabı kaç yaşında okumuş olursanız olun daha
sonra büyük ölçüde hatırlayacağınız karakterlerine de teker teker göz atalım: “Küçük
Prens’teki her bir karakter aslında neyi sembolize ediyor?” sorusunu da cevaplayalım.
Kral: Devasa bir egoya sahip olan
ve bütün evrene hükmettiğini sanan bu adam, aslında böyle bir gücü olmadığını
içten içe bilmesine rağmen bunu kabullenemeyen insanları temsil ediyor.
Palyaço (Sanatçı): Aşırı bir
şekilde ilgi meraklısı olan bu kişi ise her yaptığının karşılığı olarak
alkışlanmak isteyen biri. Sanatçının topluma inmemesini ve iletişimsizliğin
irrite ediciliğini vurgulayan bir karakter.
Sarhoş: İçmesinin sebebi olarak “alkolik
olmasını” gösteren ve böyle bir kısır döngüde olan bu adam, insanların gündelik
sorunlarını çözebilme umuduyla kullandıkları kötü alışkanlıkların aslında
işlevsiz oluşunu simgeliyor.
İş Adamı: Sürekli sayılarla ve
yapması gerekenlerle meşgul olan bu karakter ise çocukların tipik “yetişkin”
betimlemesinin bir aynası niteliğinde.
Bekçi: Anlamsız bir şekilde
uğraştığının farkına varmadan devamlı ışıkları açıp kapatan bu adam, aslında bir
önem taşımayan değerlere takıntı olan insanları konu alıyor.
Coğrafyacı: Kendi bulunduğu
gezegeni bile gezmemiş olan bu kişi, evreni de kaşiflerin ona sunduğu
bilgilerle oluşturduğu atlasına yansıtmaya çalışıyor. Bu karakter, pratikte
hiçbir değer taşımayan bazı kuralların insanları körelttiğini simgeliyor. Aynı
zamanda da bilim adamı ve bilim anlayışı kavramlarına da gönderme yapılıyor.
Yılan: Küçük Prens’e göre gülüne
ve gezegenine geri dönüşünün tek yolu olarak ifade edilen bu hayvan, içerdiği
zehir ve hazırladığı son ile birlikte “ölüm”ü simgeleyen bir karakter.
Tilki: “Ölene kadar sorumlusun,
gönül bağı kurduğun her şeyden.” gibi birçok öğüt verici sözün sahibi olan bu
hayvan, Prens’e “evcilleşmenin” ve “manevi bir bağ kurmanın değerini”
öğretiyor. Bu karakter de böylece bir insanın hem akıl hocasını hem de önemli bir
dostunu simgelemiş oluyor.
Gül: Prens’in ona verdiği değer
ve aralarındaki sevgi göz önüne alındığında burada gül motifi, yazarın eşi Consuelo’yu
temsil ediyor. Ayrıca karısının “Volkanlar Diyarı” olarak da bilinen El
Salvador ülkesinden olması da neden gezegende volkanların olduğunu açıklıyor.
Pilot: Antoine de Saint-Exupéry,
yazarlığının yanında aynı zamanda bir pilot. Hatta gerçek hayatta da yazar, 1935
yılında Sahra Çölü’ne düşmüş. Bundan etkilenerek “pilot”u ve yaşadıklarını
yaratmış.
Küçük Prens: Her bir karakterin
derin bir anlamının olduğu eserde, başkarakterin de elbette bir motif olduğunu söyleyebiliriz.
Barış Özcan’ın da şuradaki videosunda ifade ettiği üzere Prens, yazarın saflığı
ve iyiliği de betimleyen küçüklüğü; pilot ise onun yetişkin hali. Bu hikaye de
aslında yazarın bir nevi kendiyle hesaplaşmasını konu alıyor. Bunu yaparken de
gündelik hayatın özü haline gelen “yetişkin değerleri” de başka bir dünyadan
gelen bir çocuk gözüyle eleştiriliyor. Biz de böylece kendimize 7’den 70’e
dersler çıkarabiliyoruz!