Elliott Smith'in 34 Yıllık Ömrünün En Duygusal İmzası
Elliott Smith- Either/Or
10/10
Albüm, 1997
yılında yayımlandığında listelerde değil ama müzik eleştirmenlerin
değerlendirmelerinde o kadar başarılı oldu ki sanatçının ünü tavan yaptı. Tıpkı
başka bir efsane olan Nirvana’dan Nevermind (1991) çıktığındaki gibi kader
değiştiren bir albüm oldu. Bunun sebebi ise, Smith’in tıpkı Kurt Cobain gibi
uyuşturucu ve alkol sorunları başta olmak üzere büyük bir depresyon
sıkıntısının olmasıydı: Bu iki albümün getirdiği “fazla şöhret” ise maalesef
mutluluğu getirmedi. Hatta bu şöhret çıtası, ünlü yönetmen Gus van Sant’ın Smith’in
bu albümüne bayılmasıyla daha da yükseldi: Smith’in bu şarkıları, daha sonra kültleşen
film Good Will Hunting’de kullanıldı. Üstelik şarkıcı, filme özel parçası Miss Misery ile Oscar’larda En İyi Şarkı Ödülü’ne aday gösterilip sahne aldı. Ancak
o yıl Titanic’in ve haliyle Céline Dion’un yılıydı.
Either/Or’un
kendi çapındaki başarısının kaynağı ise tabii ki içindeki bu hazineler: Öncelikle
Between the Bars, sanatçının ölümünden bu kadar yıl geçmesine rağmen hala en
fazla bilinen, en fazla hissedilen ve en özel şarkısı. Ayrıca parça, dahiyane
animasyon Rick and Morty’deki şu sahnede mutsuzluğu betimlerken ve Stuck in Love
filminde araba sahnesindeyken kullanıldı. Ayrıca şurada değindiğimiz Madonna
performansı ve The Civil Wars’ın buradaki samimi yorumu gibi birçok cover’ı
mevcut. En önemlisi de eser, şarkıcının birden çok kanalla kaydettiği huzurlu
sesiyle ve akustik gitarıyla şarkı yazarlığının zirvelerinden biri: “The
potential you'll be, that you'll never see. The promises you'll only make.” ve
“Separate from the rest, where I like you the best.” gibi sade ama etkileyici
şarkı sözleri de parçanın en önemli yapılarından biri. Şarkı, sınırsızca loop’a
alınabilecek nitelikte kendini tekrar dinletebilen bir başyapıt.
Albümdeki
başka bir güzellik Angeles ise sanatçının Portland’daki bağımsız plak
şirketinden ayrılıp California yollarına düşeceğini anlatıyor. “So glad to meet
you, Angeles” ve “And sign up with evil,
Angeles?” sözlerindeki iğneleme de artık büyük oynamanın onu bir nevi
korkuttuğunu ifade ediyor. Şarkıdaki gitar arpejleri ise gerçekten dinleyiciyi
kendisine bağlayan en büyük unsurlardan. Say Yes ise yine akustik gitarın
Smith’in huzurlu sesine fazlasıyla yakıştığı eserlerden biri. Aslında
sanatçının genel olarak hüzünlü haline tam ters bir şekilde oldukça optimist
bir iş: “I'm in love with the world through the eyes of a girl. Who's still
around the morning after.” gibi tek gecelik ilişki sonrası onu bırakmayanları
bile anlattığı pozitif sözlere sahip.
Pictures of Me ve Ballad of Big Nothing, albümün birden fazla enstrümanla kaydedilen
işlerinden en çok dikkat çekenlerden oluyor. Tam bir “müzik grubu” parçaları
olan bu eserler, aslında Smith’in nasıl bir müzikal dahi olduğunun başka bir
kanıtı; çünkü aslında sanatçı, bu albümdeki tüm parçalardaki bütün
enstrümanları teker teker çalan yegane kişi. Albümdeki bu one man band karakteri ise kaydın geneline o kadar harika şekilde yansıyor ki! Bu yüzden
bütün parçalar, dinleyiciye üzerinde fazlaca özenilerek yaratılmış birer folk
rock eseri gibi geliyor. Karşımıza ise baştan sona kesintisiz bir şekilde çok
zevkle dinlenebilen bir başyapıt çıkıyor. Smith’in albümün bu özelliğini,
delicesine hayranı olduğu The Beatles’tan da aldığı söylenebilir. Özellikle bu
albümün yapılış sürecinde şurada belirtildiği gibi çok fazla Magical Mystery
Tour (1976) dinlemiş. Her Beatles albümü gibi bu da baştan sona özenin
doruklarda olduğu akıcı bir klasik.
Albümün
açılışını yapan Speed Trials ise biz dinleyicilere bu kayıtta tam olarak ne ile
karşılaşmamız gerektiğini belirten uzun bir intro gibi. Ardından gelen Alameda ile tam olarak albümün ruhuna girişinizi tamamlamış oluyorsunuz. Gitarları ve
back vokalleriyle büyüleyen şarkı, bu kaydın da belki de hak ettiği değeri en
çok göremeyen eseri. Özellikle şu düşündürücü sözlerle de şarkının büyüsünden
bahsedebiliriz: “Nobody broke your heart. You broke your own 'cause you can't
finish what you start.”. Aslında bu dizeler, Smith’in bir nevi hayatını da
özetleyen sözler; çünkü o da başladığı bu kariyeri ve hayatı hakkıyla bitiremeyeceğini
bildiği için kalbi hep kırıktı. Tıpkı en büyük hitlerinden olan Waltz #2
parçasını seslendirirken sonlarda yaşadığı o an gibi. Orada da “Üzgünüm.” dedi,
gerçekten de içten içe hep öyleydi. Ancak ne mutlu bize ki, yeteneğini insanlardan
mahrum etmedi ve o kırılgan anlarını bütün dünyayla paylaştı. Seni hep
kulaklarımızda anacağız, sen yeter ki huzurlu uyu...
Kaynak: 1